
Darbelerin Gölgesinde Bir Düğün Gecesi’nin yazarı Tayfun Atmaca ile söyleşimiz….
Tayfun Atmaca’yı ve yazarlık serüvenini kısaca anlatabilir misiniz?
Babamın asker olması dolayısıyla, belli aralıklarla Türkiye’yi dolaşmak zorunda kaldık. Bu nedenle, İlk ve Ortaokulu Balıkesir de Liseyi Ankara da Üniversiteyi de Eskişehir de okudum. Daha sonra ki yıllarda da görevli olarak gittiğim Azerbaycan da Yüksek Lisans ve Doktora yapma imkânı buldum.
Üniversitenin İşletme bölümünde eğitim almama rağmen, tarih ve edebiyat her zaman ilgi alanım olmuştur. 1988 yılında gazetecilik mesleğine başladım. Basın sektörüne adım attığım yıldan bugüne (30 yıldır), yazım hayatının içinde yer alıyorum. Mesleğe İlk olarak Türkiye Gazetesinde başladım. Daha sonra Günaydın Gazetesi, İHA (İhlas Haber Ajansı), TGRT ve TRT de gazetecilik yaptım. Sarı Basın Kartı sahibi olarak, bölgemizde yaşanan savaşlarda ‘savaş muhabiri’ olarak görev yaptım. Bunlar arasında; 1991 yılında Irak’ın Kuveyt’i işgali ve 1993 yılında Azerbaycan-Ermenistan Savaşı, yer almaktadır.
Ayrıca gazetecilik yaptığım dönemlerde birçok devlet adamları ile de röportajlar yaptım. Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Arnavutluk Devlet Başkanı Ramiz Alia, Türkiye Cumhuriyeti Cumhur Başkanı Süleyman Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz, Başbakan Bülent Ecevit ve Rusya Liberal Demokrat Partisi Başkanı Vladimir Jirinovski, bunlar arasında yer almaktadır.
Gazetecilik mesleğinde edinmiş olduğum tecrübeler şahsımı daha sonra yazarlığa yönlendirmiştir. Zengin tarihimiz içinde yer alan yaşanmışlıklar arasında en çok etkilendiğim olaylar üzerinde araştırmalar yapmak, bana ayrı bir huzur vermektedir. Türk ve Müslüman Halklarının Maruz Kaldığı, ‘Sürgünler ve Soykırımlar’, Çanakkale Savaşları’nın anlatıldığı, ‘Dünya Tarihi 1915’, Osmanlı’dan günümüze Türk Kadınlarının tanıtıldığı, ‘Savaşın Kadınları’, Balkan Savaşlarını ele alan, ‘İşkodra’da Aşk’ gibi kitaplarım, diğer çalışmalarım arasında birkaç örnek olarak yer almaktadır.
Rabbim izin verdiği sürece, gelecek nesillerde bir farkındalık meydana getirmek için çalışmalarıma devam edeceğim. Bana göre ‘yazar’, geçmişini çok iyi bilen, yaşadığı dönemi de tarafsız bir şekilde, tahlil edendir. Geçmişin acı tecrübelerini günümüzün yaşanmışlıkları ile harmanlamalıyız. Ortaya çıkan gerçekleri, açık yüreklilikle gençlerimizin önüne koymalıyız. Gençlerin önünde hazır bulunan bu tecrübe birikimi, onların gelecek adına karar vermelerinde yol gösterici olacaktır. İşte o zaman başarı kaçınılmazdır.
Darbelerin Gölgesinde Bir Düğün Gecesi, çok yakın bir tarihi ele alan bir hatırlatma, anma kitabıdır diyebilir miyiz?
Son çalışmalarımdan biri olan, ‘Darbelerin Gölgesinde-Bir Düğün Gecesi’ adlı kitabım, yakın bir tarihi ele alan ‘hatırlatmanın’ ötesinde, ‘darbe yapma hastalığına’ tutulmuş beyinlere bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Bilindiği üzere, ‘Darbe’, siyasi sisteme katılma isteklerini yasal yollardan karşılayamayan grupların yasa dışı yollara başvurarak, zor kullanarak yönetimi devirmesi ya da ele geçirmesidir. Yasal yollardan siyasi sisteme katılma istekleri karşılamayan gruplar, yasa dışı yollara başvurmakta ve bunun sonucunda toplum buhrana sürüklenmektedir. Buhranın aşılmasında sivil güçler yetersiz kalınca çare olarak askeri darbeler devreye girmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin 94 yıllık tarihinde çok önemli siyasal olaylar meydana gelmiştir. 27 Mayıs 1960 Darbesi, 12 Mart 1971 Muhtırası, 12 Eylül 1980 Darbesi, Post-modern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat 1997 süreci ve 15 Temmuz 2016 akşamında yaşanan ‘Darbe Kalkışması’, Cumhuriyet tarihimizin en önemli siyasal olayları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu beş siyasal olayda da millet iradesi yok sayılmış yani demokrasi kesintiye uğramıştır.
Bu eserde, ‘Bir Düğün Gecesi’ başlığı altına Türk siyasi tarihindeki darbeler ve darbe dönemlerindeki uygulamalar objektif bir biçimde ele alınmıştır.
Amaç; demokrasiyi kesintiye uğratan darbelerin yapılış nedenlerini inceleyip, darbe yönetimlerinin iç ve dış politikada bir ilerleme sağlamadıklarını gözler önüne sermek ve özellikle, 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen ‘Darbe Kalkışmasını’ birçok yönleriyle ele alarak, ‘Kalkışmayı’ gerçekleştiren FETÖ örgütünün gerçek yüzünü dünyaya göstermektir.
Kitabın isminde yer alan “…Bir Düğün Gecesi” metaforunu anlatır mısınız?
Eser adının alışılmışın dışında ‘Bir Düğün Gecesi’ olarak tarafımdan seçilme sebebi, darbelerden çeken aziz Türk milletinin 15 Temmuz akşamında, kendi geleceklerini koruma içgüdüleri ile düğüne gider gibi ellerine aldıkları Türk bayraklarıyla sokakları ve caddeleri doldurmalarından kaynaklanmaktadır.
Kitabı derleme sürecinden biraz bahseder misiniz?
Yukarıda da söz ettiğim gibi, beni araştırmaya ve yazmaya iten konuların mutlaka şahsımı etkilemesi gerekmektedir. 15 Temmuz da yaşanan olayların her şeyden önce bir insan olarak, ruhumu galeyana getirmemesi mümkün değildi. İlk etap da televizyondan öğrendiğim daha sonra da sokağa çıkarak bizzat yaşananların canlı şahidi oldum.
Çoğunlukla Milliyetçi ve Muhafazakâr bir ruha sahip olan Türk Milleti, yedisinden yetmişine aynı duygu ve inançla kenetlenerek, o gece büyük bir oyunu bozmuştur. Söz konusu ‘vatan ise gerisi teferruattır’ inancıyla evlerinde duramayan bu aziz milletin sokaklardaki haykırışı, ruhuma dokunmuş, şahsımı derinden etkilemiştir.
Olayların seyri sırasında, ‘tarihe not düşmek adına’ bu konunun ( Türkiye de Darbeler) tekrar ele alınmasına karar verdim. İlk olarak, bu konuda yapılmış olan bütün çalışmaları inceledim. Sonunda ‘Darbelerden’ çeken bu güzel milletin, yaşanmışlıklardan ders çıkarması adına, darbelerin tarihimize girdiği andan itibaren ele alarak, günümüze kadar gelen süreci yazmaya karar verdim. Sonuç olarak, Osmanlı’dan Günümüze yaşanan darbeleri ve 15 Temmuz akşamı ortaya konan kahramanlıkları okuyucularımızla buluşturdum.
Herkesin tanık olduğu bir tarihi, üzerinden çok zaman geçmeden derlemek çok fazla eleştiri ihtimalini de göze almaktır. Kitap sonrası geri dönüşler nasıl oldu?
‘Darbelerin Gölgesinde-Bir Düğün Gecesi’ adlı araştırma kitabım ile ilgili olarak, akademisyen dostlarım başta olmak üzere, farklı kesimlerden olumlu geri dönüşümler aldım. Olayın yaşandığı 15 Temmuz’un hemen arkasından böyle bir çalışmanın yapılması, duygusallıktan öte tüm gerçeklerin objektif bir şekilde yansıtılmasını sağlamıştır.
Çalışmam da özellikle ağır akademik bir dil kullanmadım. Çeşitli eğitim seviyelerine sahip vatandaşlarımızın konunun özünü kaçırmamaları adına sade bir dille yazmaya özen gösterdim.
Bana göre bu çalışmanın ilköğretim seviyesindeki bütün okullarda kaynak kitap olarak okutulması gerekmektedir. Ayrıca tarafsız ve objektif bir şekilde kaleme alınan bu eser, yabancı dillere de çevrilmelidir. Yurt dışında bulunan Büyükelçiliklerimiz aracılığı ile de dağıtılmalıdır. Böylece, Türk insanının darbe karşıtı olarak dik duruşunun ve vatanı için gerektiğinde neleri yapabileceğinin anlaşılması adına faydalı olacaktır.
Yeni çalışmalarınız var mı?
Daha önce söylediğim gibi, “durmak yol çalışmaya ve araştırmaya devam.” Bu inançla hazırlamış olduğum iki adet yeni kitap çalışması bulunmaktadır. Bunlardan ilki, bilindiği üzere dünya da yaşayan milletler arasında sürgünde kalmaya devam eden tek millet, maalesef Ahıska Türkleridir. Ahıska Türklerinin acı dolu hayat hikâyelerini konu alan, ‘Ahıska’dan Geriye Ne Kaldı?- Dut Ağacı’ adında bir roman.
Diğer çalışmam da II. Abdülhamid’in ölümünün 100. Yıl dönümü anısına, hazırlanmış bir kitaptır. Bu çalışmamda II. Abdülhamid’in fazla bilinmeyen ‘insani ve sanatçı yönünü’ ele aldım.
Her iki eserimde yakın tarihde, ‘Aren’ Reklam Tanıtım Şirketinin yayın evinden okuyucularla buluşacak.
Yade Kitap okurlarına söylemek istedikleriniz var mı?
Son olarak, konuyla ilgili olması açısından önemli bulduğum ‘darbeler’ ile ilgili bir şey söylemek istiyorum. Dünyanın neresinde yaşanmış olursa olsun, İnsanlık suçu olarak kabul ettiğim ‘darbelerin’ başta güzel Türkiye’m olmak üzere, hiçbir ülkede bir daha yaşanmamasını temenni ediyorum. Bu vesile ile bana bu fırsatı vermenizden dolayı, başta ‘Aren’ çalışanları olmak üzere, tüm okuyucularımıza sevgi ve selamlarımı sunuyorum…