Eylül Çocukları’nın ardından Bozkırın Düşleri isimli şiir kitabı ve Uzaktan Gelen Adam isimli romanıyla okurla buluşmaya hazırlanan Bekir Baz ile samimi bir söyleşi gerçekleştirdik.
Öncelikle sizi bir tanıyalım mı? Bekir Baz kim?
Ben yazarlığa beş yıl önce başladım. İlk yazdığım roman Selin. Selin diye bir kitap yazdım. O yayınlandı sonra ikinci kitabımız Eylül Çocukları. Sonra bir şiir kitabımız yine sizin yayınevinizden çıktı çıkacak daha doğrusu çıkmak üzere. Bozkırın düşleri. Sonra Uzaktan Gelen Adam diye bir romanımız daha çıkıyor sizden. Sizinle ki hayatımız bu.
Peki, yazmak sizin için ne ifade ediyor?
Yazmak benim bir tutkum, bir hevesim. Bu gençliğimden beri, çocukluğumdan beri yazmak istediğim şeyler var daha da işte kafamda neler varsa hayat tecrübeleri, gördüklerim, bildiklerim topluma yansısın istiyorum. Bir de ben yazmaktan zevk duyuyorum ayriyeten. Romanlar üzerine daha çok ağırlıklı ama şiir de yazdım. Bir şiir yazdığımda söyleniyorum tabi ben bilemem onu okuyucu bilir.
Eylül Çocuklarından bahsedelim Yade’den çıktı. Nedir Eylül Çocukları’nın hikâyesi?
Ben bir tarafı gerçeğe dayanmadan roman yazmam. Yazmakta istemiyorum daha doğrusu. Hayal âleminde değilim o kadar. Ben güze hikâyeleri buluyorum ya da kafamda var öyle güzel hikâyeler. Onları tamamlıyorum. Orada benim yaptığım şey insanları konuşturmak ama olayların dışı bir gerçektir.
Eylül Çocuklarının konusundan biraz bahsedebilir misiniz?
Eylül Çocukları, fedakâr bir büyükbabayı anlatır. Eylül Çocukları o zaman kendi yaşadığı bir gecekondu sayılan yerlerde fedakâr iki ayrı milleti anlatır. Bir Ermeni milletini anlatır bir de Türk milletini anlatır. O komşuluğu o sosyolog ilişkileri anlatır. Sonra gençlerin içine düştüğü o çağdaki çelişkileri anlatır. Gençlerin dramlarını anlatır. Onların sosyal yapılarını anlatır. Bu onun ana fikri bu.
Neden ismi Eylül Çocukları?
12 Eylülden beri tabii o dönem 12 Eylül darmadağın ettiği için o sistemi Eylülün çocuklarına dağılmış vaziyettedir. Yani bunu solu sağı yok. Ne varsa biriken Eylülle beraber bu darbeyi yemiştir. Gençlerde bu darbeden etkilenmiştir, yaşlısı da etkilenmiştir, ekonomi de etkilenmiştir, sosyal yapı da büyük etkilenmiştir. O bakımdan Eylül Çocukları dedim. Bir de orada anlattığım üç tane ihtiyarın yaşları belli kemale geldiği için ‘’hayatımızın eylülüne geldik artık’’ diye aralarında bir konuşmalar var. Biz ömrümüzün hani baharı derler ya bunlar da biz artık yaşlandık ömrümüzün eylül kısmındayız derler.
Sonbaharı temsil ediyor yani…
Evet, onun için. Oraya da yakıştı hem oraya hem oraya ben de Eylül çocukları dedim.
Peki, önümüzdeki çalışmalar ilk çalışmanız Selinden kısaca bir bahsedin sonra geçelim.
Selin, yine 12 Eylül de darmadağın olan bir ailenin hikâyesi. Şahısları tam bire bir büyük kısmını tanıyorum tanıdığım için de yazdım zaten. Onların cezalı hayatları, yeni aile hayatlarında ki değişiklikler sonra toparlanmaları. Yine o devrin getirmiş olduğu fırsatlarla zengin olmaları. Onu hikâye ettim orada.
Önümüzdeki çalışmalarınızdan bahsedelim mi?
Bozkır’ın Düşleri şiir kitabım Lirik ’ten çıkıyor. Bunun yanı sıra, Uzaktan Gelen Adam da romandır. O da Cumhuriyet devrinin bir bölümünü anlatır. Yurt dışından yine kendi soydaşlarımızdan buraya gelip burada faaliyet gösterip insanlardan bahseder. O zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin savaştan sonra ki hali çok sıkıntılıdır. Hiçbir yerde çok iddiamız yok. Genç nüfus kırılmış zaten yaşlı nüfus sakat nüfusu var. Ekonomik olarak da son sıralardayız. Yeni kalkınma modelinde Atatürk’ün çok büyük bir dehasıyla yurt dışında başka insanların buraya gelip o faaliyetleri göstermelerini arzu eder. Ben bu romanda vermek istediğim odur zaten gerisi şey.
Yade Kitap’la çalışma deneyiminizi bizimle paylaşır mısınız?
Son derece güzel, son derece doyurucu… Ben mutluluk duyuyorum sizin Yade Kitap’la çalışmaktan.