
Yade Kitap Yazarı Doç. Dr. Deniz Tonga ile İnsan Olma Bilinci ve Kendimi Okuyorum kitapları üzerine söyleşi gerçekleştirdik.
Deniz Tonga’yı biraz tanıyalım mı?
Evli ve üç çocuk sahibiyim. Bir kızım, iki oğlum var. Kırıkkaleliyim. İlkokul, ortaokul ve liseyi Kırıkkale’de okudum. Öğretmenlik maceram, öğretmen lisesinde başladı. Üniversite ve lisansüstü eğitim çalışmalarımı ise Gazi Üniversitesi’nde tamamladım. Beş yıl Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda sosyal bilgiler öğretmeni olarak çalıştıktan sonra, üniversiteye akademik personel olarak geçtim. 2017 yılının kasım ayında ise alanımda doçent unvanı aldım. Halen Kırıkkale Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak çalışıyorum.
Kırıkkale merkezli olmak üzere birkaç şehirde çalışmalarına devam eden, arkadaşlarımla beraber kurduğum Güvenilir İnsan Yetiştirme Vakfı’nda mütevelli heyeti üyesi ve eğitim koordinatörüyüm. Vakfımızın çocuklar için çıkardığı Güvenilir Çocuk dergisinin editörüyüm.
Çalışma alanım daha çok değer eğitimi ve insan üzerine. Kendi hayatımı laboratuvar gibi kullanıp insan yaşamına ilişkin gerçekleri yaşayış içinden tespit etmeye, daha sonra da insanların yaşamlarında gözlemleyerek insan hayatına kalite katma çabası içindeyim. Ben, dünyada her şeyi bulan, üreten, varlığa isim veren insan ve insan iç dünyası üzerine çalışıyorum. Çalışma alanımı tam olarak karşılayan bir bilim alanı yok ama daha çok psikolojiyi kendime yakın buluyorum. Ömrü boyunca öğrenci olmayı tercih eden, insanlık değerlerini yaşamayı ve yaşatmayı hiçbir karşılık beklemeksizin gaye edinen bir insanım.
Kendimi Okuyorum ve İnsan Olma Bilinci çalışmalarınızı okumayanlar için kısaca bahsedelim mi?
İlk kitabım, “İnsan Olma Bilinci”. İnsan olma bilinci temel olarak insan iç dünyasına ve günlük yaşamda insani değerlere odaklanmış bir çalışma. On yıldan fazla zamandır tuttuğum notların bir özeti niteliğinde. Yaptığım çalışmalarda insanın her şeyi merak ettiğini ama kendini yeterince merak etmediğini, insanın her yönünü geliştirmek istediğini ama insani değerlerde gelişim için yeterince çaba sarf edilmediğini defalarca tespit ettim. Bu kitap daha çok iç dünyasını merak edenlere hitap ediyor.
İkinci kitabım ise “Kendimi okuyorum”. Kendimi okuyorum ise birinci kitaba göre içinde daha fazla yaşamdan örnekler olan bir kitap. Kitabı okuyanlardan aldığım ilk izlenim, okuyanların kendilerinden bir şeyler bulduklarına dair. Okumak denince genel olarak kitaplar akla gelir ama bir taraftan da kişinin kendini okuması, kendini tanıması gibi bir kavram da geliştirmek istedim. Onun için de insanı ilgilendiren bazı konuları çok çeşitli örnekler ile ele aldım. Örneğin, sevgi, güven, kendimizle yüzleşmek, kıymet bilmek gibi konular. Bu kitap da yine uzunca zaman yapılan gözlemlerin bir sonucu. Kendini merak edenlere yapmak istediği iyi değerleri yaşamına geçiremeyenlere, kötü değerlerden de uzak duramayan kişilere kitabı tavsiye edebilirim. Tabi içinde geçen bilgileri uygulamak kaydıyla yaşamlarının değişeceğine dair hatırlatmayı yaparak… Ben kişisel olarak kullanılmayan bilginin işe yaramayacağına inanıyorum.
İki çalışmanın da son cümlesi “Ne mutlu…” diyerek kendi içsel dönüşümüne katkı sunanları takdirle bitiyor. Bu dönüşüm nasıl bir yolculuktur?
Hepimizin meslekleri, siyasi görüşleri, etiketleri, dini anlayışları farklı ama biz her şeyden önce insanız. İnsan kendini tanımadan yaşadığında bir alanın uzmanı veya zengini olabiliyor ama istenilen mutluluk yakalanamıyor. Bu gerçeği, çevreyi gözlemleyerek herkes çıkarabilir. Benim buradaki iddiam ise kendimizi tanımanın, insanlığımızı tanımanın ve insanca yaşamak için gayret edenlerin ayrıcalıklı olduklarına inanıyorum. Bunun en belirgin örneği, Hz. Mevlana’dır. Kendini tanımış, insanlık şerefini gerçekleştirmiş bir insandır ve ölümsüzdür. Şu an fikirleri ve görüşleri ile aramızda yaşıyor. Tabi hepimiz Mevlâna olacağız diye ütopik bir düşüncem yok ama kendimizi ne kadar tanırsak o kadar kardayız diye inanıyorum. Yoksa insanlar çok para kazanarak mutlu olacaklarına inanıyorlar. Çok parası olanların mutlu olduğunu ise göremiyoruz. Çünkü mutluluk dediğimiz kavram, bize lazım olan para, makam, şöhret gibi değerler ile ilgili değil. Evet, insanlar bunlar ile de bir süre mutlu olabiliyorlar ama bir süre… Modern çağda özellikle cep telefonu ve sosyal medya insanların kendilerinden iyice uzaklaşmasına sebep oldu. Pek çok sorunun kaynağındaysa insanın kendini tanımaması yatıyor. Biz de bu gerçekten hareketle büyüklerimizin bize öğrettikleri şekilde, “Ne mutlu…” diye ayrıcalık ifade eden cümleleri tercih ediyoruz.
Günümüzde fazlaca yayın hayatına katılan ve çok okunan popüler kişisel gelişim kitapları hakkında ne düşünüyorsunuz? Çünkü İnsan Olma Bilinci kitabınızın girişinde çalışmanızın özellikle kişisel gelişim kitabı olmadığını vurguluyorsunuz…
Bu soru için çok teşekkür ediyorum. Kitabın girişinde yazmama rağmen gerek satılan raflarda gerekse sosyal medyada kitabım kişisel gelişim kitabı olarak adlandırıldı. Kitabım, insani değerlere çokça atıfta bulunuyor. Kişisel gelişim kitaplarının kısa yoldan köşeyi dönmek veya kısa yoldan insanlar arası ilişkilerde başarı vadettiğini biliyoruz. Ben ise hayatta kolay bir şeyin olmadığını, zorlukların insana dost olduğunu ve insanca yaşamanın uzun soluklu bir eğitim sürecine, gelişim sürecine bağlı olduğuna inanıyorum. Kişisel gelişim kitaplarını aldığınızda genel olarak bir kere okursunuz. Sonra yaşamınızda ne değişir? Bu soru benim için önemli. Bununla beraber kişisel gelişim kitaplarının ve kişisel gelişim uzmanlarının genel olarak bilimsel gerçeklikten uzak olduklarını biliyorum. İnsan hakkında uzun soluklu araştırmalar yapmadan yazılan eserlerin sadece popüler olarak kaldıklarını görüyorum. Bu kitapların bazıları ise sadece yazar ismi ile veya yayınevinin gücü ile satıldığını biliyorum. İnternette fazlaca kitaplar hakkında forumlar ve sosyal medya hesapları var. Buralarda ne demek istediğimi açıkça görebilirsiniz.
Okuma deneyimi için okurlara önerileriniz nelerdir?
Ben bilgilerimi çoğaltmak için okumam. Ya kafamda bir soruya cevap aramak için okurum ya mesleki bilgi edinmek için okurum ya da günlük yaşamda kullanabileceğim bilgilerin olduğu kitapları tercih ediyorum. Herkes çok okumanın yararlarını anlatıyor. Ben ise çok okumaktan ziyade okuduğunu anlamanın ve edinilen bilgilerin kullanılması gerektiğine inanıyorum. Öğrencilerime de bu bilinci vermeye çalışıyorum. Kitap okumanın bir amaç değil, araç olduğuna inanıyorum. Çok okuyan bir insan, ne için okuduğunu bilmiyorsa ve okuduklarının kendine bir faydası yoksa okuma eyleminin amacı ne olabilir? Dolayısıyla benim burada okurlarımıza tavsiyem, hayatımıza kalite katacak, bakış açımızı genişletecek, kendimiz hakkında ip uçları verecek ve zekamızı besleyecek kitapları okumalarını tavsiye ederim.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz?
Birkaç kitap üzerinde daha çalışmaya devam ediyorum. Bunlardan bir tanesi çocuk eğitimi üzerinedir. Ben fiili olarak on senedir babayım. Birbirinden farklı üç çocuğum var. Çocuk eğitiminde zorlandığım ve bir süre mücadele edip başarılı olduğum yerler var. Toplum içinde benzer sorunları diğer ailelerin de yaşadığını fark ediyorum. Onlara da yararlı olması ümidiyle çocuk eğitimi üzerine bir kitabı yakın zamanda bitirmek istiyorum.
Diğer çalışmam ise Türk-İslam Medeniyetine katkı sağlamış ama günümüzde insanlarımızın yeterince tanımadığı bilim insanlarının hayatları, icatları, değerleri ve ürünleri üzerine. Özellikle merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin hocanın ortaya koyduğu gerçeklerin pedagojik olarak insanlara sunulması gerekiyor. Çocuklarımızın ve gençlerimizin geçmişte neler başarabildiğimizi görmeleri ve bugün de benzer atılımları yapabilmeleri için bir bilinç oluşturmaya çalışıyorum. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki bu asil kanlar olduğuna inanıyorum. Bu asil kanlar, kadim medeniyetimiz, tarihsel şahsiyetlerimiz ve değerlerimiz oluyor. Onun için kitabın isminin “Damarlarımızdaki Asil Kanlar” olmasını çok arzu ediyorum.
Bir yazar olarak Yade Kitap’la çalışmak nasıl bir süreç ve deneyimdi?
Öncelikle basılan iki kitap için Yade Kitap’ın sahiplerine ve çalışanlarına teşekkürü bir borç bilirim. Kitap yazmak zor bir süreç ama kitabın dizgisi, başlığının bulunması, kapağın tasarlanması ve basılması daha zor bir süreçtir. Bu süreçlerde Yade Kitap çalışanları sabırla benimle ilgilendiler. İnşallah diğer kitaplarda da Yade Kitap ile çalışırız.