Yade Kitap yazarlarından Ümit Ercan, Otopsist’i yazarken hastane morglarında dolaştığını söyledi
Ümit Ercan’ı biraz tanıyabilir miyiz?
1980 Uşak – Eşme doğumluyum. İlköğretimi Amasya, Elazığ; orta öğretimi Manisa ve daha sonra üniversiteyi de Çanakkale’de okudum. Babam polis memuru olduğu için böyle birden çok şehirde eğitimimi tamamladım. Çanakkale’den sonra da çalışma yaşamına başladım.
Kitabın isminden bahsedelim. Otopsist ne demek öncelikle ve kime denir?
Şu an Otopsist diye bir tabir aslında yok! Sadece otopsi diye bir tabir var. Otopsi; yapılan işlemin adı, iyi yapana da adli tıp doktoru denir. Ama bu ikisini birleştirdiğimizde Otopsist diye bir tabir çıktı. Bu aslında olmayan bir tabir. Ama tabi kabul görürse de kullanılmaya devam edebilir. Bu da benim için hoş birşey olabilir
Kitabın nasıl oluştuğundan, bunu yazmaya nasıl karar verdiğinizden bahsedelim biraz. Esin kaynağı neydi acaba yazarken?
İnsan yaşamda bazı edindiği tehlikeleri böyle bir kitap yazarak yazılarına aktarıyor. Ben biraz hayal gücümü de kullanarak böyle bir eser çıkardım. Daha önce yaşamış olduğum tecrübelerim var hayata dair, yaşama dair.
Tabi kitapta şöyle bir durum da oldu onu da belirtmek isterim. Şimdi bu kitabı yazmak, bu kitap içerisindeki adli tıp doktorunun ruh haline bürünebilmek için doktorlarla görüştüm, hastane morglarında da vakit geçirdim. Çünkü başka türlü yazmanız mümkün değil. O ortamı gözlemlemek, insanları cenazenin yakınlarını incelemek önemliydi.
Nasıl bir tecrübeydi bu süreç?
Hastane morglarında birazcık oradaki havayı teneffüs edebilmek için dolaştım. Tabi kimseyi tanımıyorum… Cenazeler, cenazelerini bekleyenler… Ben de bir cenaze bekliyorum orada ama gözlemlemek için… Tabi insanların nasıl bir ruh haline büründüklerini, bunları gözlemleyerek hikâyemde kullandım. Ama kötü bir durum da oluyor, orada utanıyorsun da çekiniyorsun. Bir de üzüntü duyuyorsun gerçekten üzülen insanları da gözlemliyorsun. Büyük hastanelerin morglarında bekleyişi, gözlemlemeyi uzun bir süre devam ettirdim. Değişik bir tecrübeydi.
En büyük acı aslında bir yakınınızı kaybediyorsunuz. O acıya şahitlik ediyorsunuz orada.
Tabii, zaten hikâye de diyor ya hani gerçekten çok büyük acılar yaşayan kişiler oluyor. Kimisi de kendi sonunun da böyle olacağı korkusuyla aslında bir nevi kendinde hissedip, kendisi de başıma bu ölüm olgusu geldiği zaman birisi de benim arkamdan üzülsün diyerek düşünüyor. Aslında bir nevi kendini biraz daha zorlayarak yaptıkları şeyler de var. Onları da gözlemleyebiliriz bunu yaparak.
Sıradan bir varoluş meselesinin çok ilginç bir hikâyeyle bütünlüyorsunuz, aslında bu anlattığınız süreç bayağı normal bir varoluş süreci. Hepimizin yaşadığı ve yaşayacağı süreçler… Tepkiler nasıl kitaba?
Valla şu ana kadar çok olumlu tepkiler aldım. Hikâye olarak keşke çok uzun bir hikâye olsaydı diye çok fazla serzenişte bulundu okuyucular. Daha uzun olsaydı keşke tadı damağımızda kaldı şeklinde…
Biraz da Yade Kitap’ta olan sürecinizden bahsedelim mi?
Yade Kitap’a, editörüm Ömer Bey’e çok teşekkür etmek istiyorum öncelikle. Otopsist’teki hikaye çok basitten giderek derinleşen bir hikaye. Yani başlangıç çok basit ama içine çekiyor. Tabi Ömer Bey başını okuyunca çok düz bir anlatım gördü. Sonra kendisine rica ettim tamamını okursa gerçekten hikayenin çok farklı bir tadı olduğunu anlayacağını söyledim. Kendisi de okuyacağını söyledi. Hemen kendisi dönüş yaptı sonra. Ardından bu süreç hızlı bir şekilde yürüdü ve gerçekten diğer birçok yayınevine göre de çok daha hızlı yürüyen bir süreç oldu.